-
1 долг
ödev,görev; borç; boyun borcu* * *м1) ödev; boyun borcu; borç (-cu); görevдолг че́сти — namus borcu
долг ве́жливости — nezaket borcu
чу́вство до́лга — ödev duygusu
ве́рный своему́ интернациона́льному до́лгу — enternasyonal görevine sadık
выполня́ть свой матери́нский долг — annelik ödevini yapmak
счита́ю свои́м долгом поблагодари́ть тако́го-то — falana teşekkür etmeyi (bir) borç bilirim / sayarım
2) borç (-cu)госуда́рственный долг — devlet borcu
вне́шние долги́ — dış borçlar
••взять в долг — borç almak; eğreti almak ( не деньги)
дать кому-л. де́нег в долг — borç para vermek
быть в долгу́ перед кем-л. — birine borçlu olmak
не оста́ться в долгу́ перед кем-л. — birine karşı minnet altında kalmamak
что́бы не остава́ться в долгу́, мы подари́ли им часы́ — minnet altında kalmamak için onlara bir saat hediye ettik
быть в долгу́ у кого-л. — birine borcu olmak
пе́рвым до́лгом — herşeyden önce
по до́лгу слу́жбы — görev gereği, vazife icabı
См. также в других словарях:
hayatını (birine) borçlu olmak — 1) biri tarafından ölümden kurtarılmış olmak 2) birinin yaşamı bir başkasının desteği ile sağlanmış olmak Bu hayatımı ağabeyime borçluyum … Çağatay Osmanlı Sözlük
borçlu bulunmak (veya olmak) — (birine) borçlu duruma düşmek Dehasını, geçirdiği sara nöbetlerinin şokuna borçlu bulunuyordu. H. Taner … Çağatay Osmanlı Sözlük
medyun olmak — (birine) kendini borçlu hissetmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
hayat — 1. is., hlk., Ar. ḥiyāṭ 1) Genellikle köy ve kasaba evlerinde, üstü kapalı, bir veya birkaç yanı açık sofa 2) Avlu 3) Balkon 4) Sundurma 2. is., Ar. ḥayāt 1) Canlı, sağ olma durumu 2) Yaşam Hayat sahnesinde yetmiş üç yaşın basamaklarındayım. H. F … Çağatay Osmanlı Sözlük